Page 21 - Şubat 2022- Lokum Çocuk ve Edebiyat Dergisi 14.Sayı
P. 21
Çocuk ve Edebiyat Dergisi
evcil hayvan kaybından öte, içinde büyük çev- yim?” dedi. Daha önce hiçbir öğrencim böyle
re katliamlarının, büyük şirketlerin olduğu bir bir soru sormamıştı. Doğrusu sonrasında da
açmazda buluyorlar. sormadı. O yüzden epeyce şaşırdım. Ne diye-
ceğimi bilemeyerek “Tamam” diyebildim. Öpüp
9. Kitabınızın kahramanı Çağıl ile sizin hikâye- gitti. O an bir şey fark ettim. 15 dakikadır içten
niz nasıl başladı? içe kızıp nutuk çektiğim çocuklar ben konu-
şurken karşımda babasından azar yerken ha-
Çağıl benim kızımın adı zaten. Karakteri oluş-
tururken onun da ileride olabileceğini düşün- lıyı izleyen çocuklar gibi oluyordu. Belki bazı-
düğüm çocuktan ilham aldım. Tüm karakterler ları babası gibi bile görüyordu. (Heyecandan
aslında toplumun farklı kesimlerinden gelen öğretmenim yerine baba diyen de çok olmuş-
farklı tipleri temsil ediyor. Normalde bir ara- tur.) Konuşmam bittiğinde ise aslında tek iste-
ya gelmesi zor görünen insanların ortak bir diğimin onların iyiliği olduğunu anlayabilecek
amaç uğruna bir araya geldiklerinde aslında kadar da durumun farkındalardı. En önemlisi
o kadar da farklı olmadıklarını ve birbirleri- de beni gerçekten koşulsuz seviyorlardı. Beni
ni nasıl da sevebileceklerini görüyoruz. Çağıl sevdiklerini, bana ihtiyaç duyduklarını böyle-
karakteri de bu grupta birleştirici rolü olan, sine fark ettiğim bir andan sonra yaptığım iş
mantıklı tarafı temsil ediyor. Yetişkin karakter- benim için bir daha hiç aynı olmadı. Asıl ama-
lerin çoğunun adı olmasa da aslında Çağıl’ın cım onlara müfredatı aktarmak değil onlara
ailesi de bizim ailemiz diyebilirim. iyiyi, doğruyu, güzeli öğretmek; onlara rehber
olmak olmalıydı. Yani belki öğretmenlik benim
10. Siz çocukken, hayaliniz öğretmen olmak çocukluk hayalim değil ama çocukken hayal
mıydı yoksa yazar mı? Bambaşka bir hayaliniz ettiğim hiçbir mesleği de böyle özverili yap-
mi vardı yoksa?
Hayalim yazar olmaktı. Sanırım uzun yıllardır
bunu hep istiyordum. Öğretmen lisesi mezunu
olmama rağmen öğretmen olmayı hiç hayal et-
medim, hatta hiç istemedim. Öğretmen olmayı,
öğretmen olduktan sonra sevdim. Öğretmen-
liğimin ilk yıllarıydı. O zaman da yaptığım işe
saygılıydım ve en iyisini yapmaya çabalardım
ancak bugünkü kadar aşkla yaptığımı söyle-
sem yalan söylemiş olurum. O yıllarda yaşadı-
ğım bir olay benim için dönüm noktası oldu. 5.
sınıflara dersim vardı. 5. Sınıf ortaokula dâhil
olsa da aslında davranış olarak ilkokul düze-
yinde olması gereken bir grup. Sınıfın topluca
bir kabahat işlediği bir anın ardından derste
klasik konuşmamı yapıyor, onlara yaptıkla-
rının yanlış olduğunu anlatıyordum. Aslında
istediğimizin onların iyiliği olduğu, hoşlarına
gitmese de uymaları gereken kurallar olduğu
vs... Belli etmemeye çalışsam da aslında epey
de kızmıştım. Biraz nutuk kısmı uzamış olacak
ki zil çaldı. Öğrencilerden biri kalkıp yanıma
geldi, “Bir şey sorabilir miyim?” dedi. “Söyle
bakalım.” dedim. “Öğretmenim sizi öpebilir mi-
söyleşi • 21